Roma Döneminde Bilim

M.Ö. 30 tarihinde Romalılar İskenderiye'yi ele geçirdiler ve bilinen Dünya'yı hâkimiyetleri altına aldılar. Daha önceki ve yeni şehirleri, yollarla ve köprülerle birbirlerine bağladılar ve Roma hukuku aracılığıyla, idareleri altındaki geniş eyaletlere öteden beri özlemi duyulan adaleti götürdüler. Roma muasırlığı, çift dilliydi. Bilge bir Romalı, Latince ile Yunanca'yı da bilmek zorunluluğundaydı; zira bilim ve felsefe eserleri bu dille yazılmıştı. Latince, Lucretius, Cicero,
M.Ö. 30 tarihinde ise Romalılar İskenderiye'yi ele geçirdiler ve bilinen Dünya'yı hakimiyetleri
altına aldılar. tarihi ve yeni şehirleri, yollarla ve köprülerle birbirlerine bağladılar ve Roma hukuku desteğiyle, hakimiyet altındaki geniş eyaletlere öteden beri özlemi duyulan adaleti götürdüler.

Roma muasırlığı, çift dilliydi. Aydın bir Romalı, Latince'nin yanında Yunanca'yı da bilmek zorunluluğundaydı; zira bilim ve felsefe eserleri bu dille yazılmıştı. Latince, Lucretius, Cicero, Virgilius ve Seneca gibi aydınlar aracılığıyla büyük bir değer,önem kazanmış ve klasikleşmişti; hem de Vitruvius, Celsus, Frontinus ve Plinius gibi Romalı bilginler de bu dili kullanmışlardı; ancak ilmi etkinlikleri sürdürebilmeleri için yeniden de Yunanca'yı öğrenmeleri gerekiyordu.


Dönemin en büyük iki bilgini olan Batlamyus ve Galenos, Yunanca konuşuyor ve Yunanca yazıyorlardı. 14. asırda Osmanlı Türkleri de, bilim ve felsefe kaynaklarına erişebilmek için Arapça öğrenmek zorunluluğunda kalmışlardı. Bu yüzden Romalılar, Atina ve İskenderiye başta olmak üzere, İmparatorluğun Doğu Eyaletleri'ne gittikçe Yunan dilini öğrendiler; Roma'da okullar açtılar ve bunları Yunan bilginlerinin idarenine bıraktılar.

Ancak Romalılar asla Hellenik ve Hellenistik dönemlerde gösterilen başarıyı gösteremediler. Bunun çeşitli nedenleri olabilir; fakat hepsinden ehemmiyetlisi büyük bir ülkeyi yönetmek zorunluluğunda olmalarıdır; dolayısıyla, bilimsel etkinlikten çok yönetsel etkinliğe ağırlık vermişlerdir.

Yorumlar