Bu sene her ne kadar ülkemiz açısından acı deneyimlerle dolu olsa da ; dünya durmuyor, bilim durmuyor ve her geçen gün gerçeğe bir adım daha yaklaşıyoruz. Bu sene yalnızca 4 ışık senesi uzakta yaşanabilir bir seyyare, kütle çekim dalgalarının kanıtı ve bir dinozorun tüylerini barındıran bir kehribar gibi muhteşem bulgulara imza atılmadı belki de … Kütle dalgalarının bulguyu bilhassa astronomide yeni bir dönem açabilir. İlk Uzay-Vakit Dalgalarının Tespiti bundan 100 yıl önce 1916’da Einstein’ın genel görelelik teoreminden yola çıkarak düşündüğü kütleçekim dalgaları, (gravitasyon dalgaları) başka bir deyişle uzay vakit süresince yer alan sönük dalgacıklar nihayetinde bulundu. LIGO (Lazer İnterferometrik Kütle çekimsel Dalga Gözlemevi) tarafından ilk defa direk ölçümle saptayabildi. “Biz zati Hulse-Taylor sistemi gibi sistemlerde, ikili pulsarlar tarafından kütle çekim dalga emisyonuna doğrudan olmayan ispat eder ele geçiriyorduk. Lakin LIGO ölçümleri ile ilk kez doğrudan delil ele geçirilerek, modellememiz ve simülasyon neticelerimizin önerdiği yanıtlar doğrulandı ve Einstein haklıydı,” diyor bu alanda uzun müddettir çalışan Los Alamos Milli Laboratuvarı Azası Christopher Fryer. Kütleçekim dalgalarının birincil kaynağı nötron yıldızları ve veya kara delikler gibi kompakt nesne birleşmesinden oluşan ikili sistemlerdir. “Asıl gözlem kara delik/ kara delik birleşmesiydi. LIGO bu kompakt birleşmeyi tespit edebiliyor. Nötron /nötron yıldızı birleşmeleri de fizik ve astronomi ve kütle çekimsel dalga bilimi asallarını anlamak açısından büyük bir problemdir,” diyor Fryer. Kehribara Sıkışmış 100 Milyon Senelik Dinozor Tüyleri
Paleontologlar, kehribar (amber) içinde kemik, yumuşak doku ve tüyleri savunmuş halde 99 milyon senelik bir dinozor kuyruğu parçası buldu. Bilim insanları kehribarda ayrı olarak demir izleri ve tortulara da rastladı. Kanada’daki Krallık Saskatchewan Müzesi’nden Ryan McKellar, kuyruk parçasının iyi savunmuş tüylerle çevrili sekiz omura sahip genç bir dinozora ait olduğunu izah etti. Araştırma ekibindeki McKellar, günümüzdeki kuşlar ve onların atalarından değişik olarak kemiklerin kuyruk sokumu üzerinde birleşmediğini, uzun ve yumuşak tüylerin her yana dağıldığını, bu vaziyetin da kuyruğun tarih öncesi bir kuşa değil dinozora ait olduğunu gösterdiğini vurguladı. Ancak McKellar, bu özelliklere karşın mevzubahis dinozorun muhtemelen uçamadığını, kuyruğun karşı cinsi etkileme veyahut vücut ısısını tertip etme işlevi görmüş olabileceğini belirtti. Buluşa imza atan ekibin öncüsü Lida Xing ise, önceden de kehribar içinde dinozorlar dönemine ait bir takım tüyler keşfedildiğini; ancak bulunan tüyün çok iyi savunmuş olması hasebiyle ilk sefer tüy ve dinozor arasında net bir irtibatın kurulabildiğine dikkati çekti.
4 Işık Senesi Uzakta Dünya Benzeri Seyyare
Dünyadan yalnızca 4 ışık senesi uzakta bulunan en yakın yıldızın çevreninde yaşanabilir bölgede bir seyyare keşfettiler. ESO teleskopları ve diğer teleskopları kullanan araştırmacılar, Güneş’ten sonra Dünya’ya en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin yörüngesinde dolanan bir seyyareye konusunda oldukça kuvvetli ispat eder ele geçirdiler. Uzun müddettir aranan Proxima b isimli dünya, soğuk kırmızı konak yıldızının çevrenindeki bir turunu 11 günde bitiriyor, seyyarenin yüzey sıcaklığı ise suyun sıvı halde kalabilmesini sağlıyor. Bu kayalık dünya Yeryüzü’nden biraz daha büyük ve bize en yakın bilinen gezegen — bu sayede burası Güneş Sistemi dışında hayat barındırabilecek en yakın yer olabilir. Güneş Sistemi’ne dört ışık-yılından biraz daha uzakta bulunan Proxima Centauri isimli kırmızı-cüce yıldız Güneş’ten sonra Yeryüzü’ne en yakın yıldız konumundadır. Erboğa takımyıldızında yer alan bu soğuk yıldız çıplak gözle görülemeyecek kadar sönük olup, Alpha Centauri AB denilen ve çok daha parlak olan yıldız çiftine oldukça yakındı. Binlerce Senelik Sahipsiz Ayak İzleri Tanzanya sahiden varoluşun en daha önceki tarihlerine dair kemikler, aletler ve diğer insansılar için muhteşem bir kaynak. Ekim 2016’da bilim insanları Engare Sero bölgesinde onlarca eski insan ayak izi keşfetti. Bu ayak izleri 5000 ile 19,000 yıl arasında tarihleniyor ki, bu farklı grupların volkanın çevreninde dolaştığını gösteriyor. 1970’lerde Laetoli isimi verilen diğer bir bölgede paleantropologlar Australopithecus afarensis ailesine ait en eski ayak izlerini keşfetmişti ki bunlar 3,6 milyon yıllıktı. Bu da insan akrabalarımızın ayakları üzerinde yürüdüğünü gösterir en eski kanıttır. Aralıkta Laetoli bölgesinde başka izler de buldu ki bunlar Australopithecus’un yanı erken dönem homininin çiftleşme alışkanlıklarında izler taşıyor olabilir. En Büyük Deniz Timsahı Bulundu. Ocak 2016’da bilim iadamları Afrika Çölü’nde bugüne kadar bulunan en büyük timsahı buldu. Fosil kafatası ve bulgular Tunus’ta keşfedildi. Timsah 9 metreden daha uzun ve 3 ton civarı bir ağırlığa sahip. Machimosaurus rex isimi verilen timsah 120 milyon yıl yaşında ve Jura döneminin sonunda takriben 145 milyon önce nesli tükenmiş olmalıydı.Bugüne kadar paleontologlar Machimosaurusların da dahil olduğu teleosauridlerin dünyadan silindiğini düşünüyorlar. Fakat bulunan bu timsah kemikleri, bazı sürüngelerin her türlü zorluğa rağmen hayatta kalabildiğini ve neslin tükenmesinin daha önce düşünüldüğünden daha uzun sürebildiğini gösteriyor. NASA’nın Juno Uzay Aracı Jüpiter’e Erişti 2,7 milyar kilometre’lik yolculuğu 5 senede alan Juno akılalmaz gözüpek bir manevrayla güneş sistemindeki en büyük seyyare Jüpiter’in yörüngesine oturtuldu. Juno Galileo 2003 tarihli görevinden beri Jüpiter’in yörüngesine giren ilk insan yapımı nesne. Güneş enerjisiyle çalışan uzay aracı, seyyarenin yapısını ve yoğun manyetik alanını çalışmak için tasarlandı. Muhtemelen Jüpiter’in buzlu ayı Avrupa’ya doğru bir görevin olması bekleniyor . Uzay aracı bir kaç içinde seyyareye konusunda muhteşem fotoğraflar yollamaya başladı
Paleontologlar, kehribar (amber) içinde kemik, yumuşak doku ve tüyleri savunmuş halde 99 milyon senelik bir dinozor kuyruğu parçası buldu. Bilim insanları kehribarda ayrı olarak demir izleri ve tortulara da rastladı. Kanada’daki Krallık Saskatchewan Müzesi’nden Ryan McKellar, kuyruk parçasının iyi savunmuş tüylerle çevrili sekiz omura sahip genç bir dinozora ait olduğunu izah etti. Araştırma ekibindeki McKellar, günümüzdeki kuşlar ve onların atalarından değişik olarak kemiklerin kuyruk sokumu üzerinde birleşmediğini, uzun ve yumuşak tüylerin her yana dağıldığını, bu vaziyetin da kuyruğun tarih öncesi bir kuşa değil dinozora ait olduğunu gösterdiğini vurguladı. Ancak McKellar, bu özelliklere karşın mevzubahis dinozorun muhtemelen uçamadığını, kuyruğun karşı cinsi etkileme veyahut vücut ısısını tertip etme işlevi görmüş olabileceğini belirtti. Buluşa imza atan ekibin öncüsü Lida Xing ise, önceden de kehribar içinde dinozorlar dönemine ait bir takım tüyler keşfedildiğini; ancak bulunan tüyün çok iyi savunmuş olması hasebiyle ilk sefer tüy ve dinozor arasında net bir irtibatın kurulabildiğine dikkati çekti.
4 Işık Senesi Uzakta Dünya Benzeri Seyyare
Dünyadan yalnızca 4 ışık senesi uzakta bulunan en yakın yıldızın çevreninde yaşanabilir bölgede bir seyyare keşfettiler. ESO teleskopları ve diğer teleskopları kullanan araştırmacılar, Güneş’ten sonra Dünya’ya en yakın yıldız olan Proxima Centauri’nin yörüngesinde dolanan bir seyyareye konusunda oldukça kuvvetli ispat eder ele geçirdiler. Uzun müddettir aranan Proxima b isimli dünya, soğuk kırmızı konak yıldızının çevrenindeki bir turunu 11 günde bitiriyor, seyyarenin yüzey sıcaklığı ise suyun sıvı halde kalabilmesini sağlıyor. Bu kayalık dünya Yeryüzü’nden biraz daha büyük ve bize en yakın bilinen gezegen — bu sayede burası Güneş Sistemi dışında hayat barındırabilecek en yakın yer olabilir. Güneş Sistemi’ne dört ışık-yılından biraz daha uzakta bulunan Proxima Centauri isimli kırmızı-cüce yıldız Güneş’ten sonra Yeryüzü’ne en yakın yıldız konumundadır. Erboğa takımyıldızında yer alan bu soğuk yıldız çıplak gözle görülemeyecek kadar sönük olup, Alpha Centauri AB denilen ve çok daha parlak olan yıldız çiftine oldukça yakındı. Binlerce Senelik Sahipsiz Ayak İzleri Tanzanya sahiden varoluşun en daha önceki tarihlerine dair kemikler, aletler ve diğer insansılar için muhteşem bir kaynak. Ekim 2016’da bilim insanları Engare Sero bölgesinde onlarca eski insan ayak izi keşfetti. Bu ayak izleri 5000 ile 19,000 yıl arasında tarihleniyor ki, bu farklı grupların volkanın çevreninde dolaştığını gösteriyor. 1970’lerde Laetoli isimi verilen diğer bir bölgede paleantropologlar Australopithecus afarensis ailesine ait en eski ayak izlerini keşfetmişti ki bunlar 3,6 milyon yıllıktı. Bu da insan akrabalarımızın ayakları üzerinde yürüdüğünü gösterir en eski kanıttır. Aralıkta Laetoli bölgesinde başka izler de buldu ki bunlar Australopithecus’un yanı erken dönem homininin çiftleşme alışkanlıklarında izler taşıyor olabilir. En Büyük Deniz Timsahı Bulundu. Ocak 2016’da bilim iadamları Afrika Çölü’nde bugüne kadar bulunan en büyük timsahı buldu. Fosil kafatası ve bulgular Tunus’ta keşfedildi. Timsah 9 metreden daha uzun ve 3 ton civarı bir ağırlığa sahip. Machimosaurus rex isimi verilen timsah 120 milyon yıl yaşında ve Jura döneminin sonunda takriben 145 milyon önce nesli tükenmiş olmalıydı.Bugüne kadar paleontologlar Machimosaurusların da dahil olduğu teleosauridlerin dünyadan silindiğini düşünüyorlar. Fakat bulunan bu timsah kemikleri, bazı sürüngelerin her türlü zorluğa rağmen hayatta kalabildiğini ve neslin tükenmesinin daha önce düşünüldüğünden daha uzun sürebildiğini gösteriyor. NASA’nın Juno Uzay Aracı Jüpiter’e Erişti 2,7 milyar kilometre’lik yolculuğu 5 senede alan Juno akılalmaz gözüpek bir manevrayla güneş sistemindeki en büyük seyyare Jüpiter’in yörüngesine oturtuldu. Juno Galileo 2003 tarihli görevinden beri Jüpiter’in yörüngesine giren ilk insan yapımı nesne. Güneş enerjisiyle çalışan uzay aracı, seyyarenin yapısını ve yoğun manyetik alanını çalışmak için tasarlandı. Muhtemelen Jüpiter’in buzlu ayı Avrupa’ya doğru bir görevin olması bekleniyor . Uzay aracı bir kaç içinde seyyareye konusunda muhteşem fotoğraflar yollamaya başladı
Yorumlar
Yorum Gönder